Soğuk Algınlığını Önlemek ve Soğuk Algınlığı Maliyeti

Soğuk Algınlığını Önlemek ve Soğuk Algınlığı Maliyeti, Burun Estetiği İstanbul

Soğuk Algınlığını Önlemek ve Soğuk Algınlığı Maliyeti

Virüs nasıl yayılır, kolayca buruna ve boğaza girip yerleşebilir mi?

Burun vücudumuzun en önemli organlarından birisidir. Burundan nefes almak son derece önemlidir. Buradan geçen hava burun içinde konka dediğimiz ihtiyaca göre büyüyüp küçülebilen dokular ve salgılar sayesinde nemlendirilerek, ısıtılarak ve temizlenerek akciğere gönderilir.

Tüm vücudumuzda olduğu gibi burnumuzda da mikroplara karşı bir savunma sistemi vardır.

Burun içinden ve buruna açılan sinüs dediğimiz kemik içi boşluklardan salgılanan sümük salgısı ve bu salgıyı genze doğru sürükleyen çok ince tüycükler sayesinde bu mikroplar doku içine girmeden genze ve oradan da mideye gönderilerek mide asidiyle ortadan kaldırılır.

Bulaşma; hastaların mikrop içeren burun veya ağız salgılarıyla bulaşmış elleri ve eşyalarıyla ve daha sıklıkla da solunum ve hapşırma sırasında havaya yayılan parçacıklar içindeki virüslerin buruna-boğaza ulaşmasıyla olur. Hapşırık bazen o kadar güçlüdür ki ağızdan hapşırıkla çıkan havanın hızı, saatte 100 kilometreye ulaşmaktadır. Bu da virüslerin yayılmasını iyice kolaylaştırmaktadır.

Havaların ani ısı değişikliği soğuk algınlığı ve gribi tetikliyor mu ve hangi mevsimde daha sık görülür?

Yapılan araştırmalar havanın soğukluğunun, soğuk algınlığı hastalığının başlaması ve daha ağır seyretmesi ile ilişkili olduğunu göstermiştir. Özellikle ani ısı değişikleri ve soğuk hava, burun ve boğazdaki koruyucu hücreleri-salgıyı ve tüycüklerin hareketini bozarak mikrobun doku içine geçip yerleşmesine ve hastalık yapmasına neden olmaktadır. Hava değişimlerinin sık olduğu ve havanın soğuduğu dönemler bu tür hastalıklarında arttığı dönemlerdir. Psikolojik stres, solunum yollarını ilgilendiren alerji, adet dönemleri, hava kirliliği ve sigara da aynı nedenlerle mikrobik hastalıkları artırıcı etki göstermektedir.

Soğuk algınlığını ilk aşamada önlemek için ne yapabiliriz?

Bu tür mikropların yol açtığı hastalıların önlenmesinde kişisel temizlik önemlidir. Virüsler bulaştığı yerlerde bir süre canlı kalabildikleri için, bu yüzeylere temastan sonra virüsleri rahatlıkla buruna, ağıza ve gözlere taşıyabiliriz. Bunu engellemek için bu tür yerlere temastan kaçınılmalı, eller sık sık sabunlu suyla yıkanmalı, hasta kişilerden uzak durulmaya çalışılmalıdır.

Hastalardan havaya yayılarak buruna-boğaza ulaşan mikropların dokuya girerek hastalık yapmasını önlemek için vücut direncini artıran, mikropların atılmasını kolaylaştırıcı ve koruyucu tıbbi ürünler ve ilaçlar kullanılabilir.

Kapalı mekânlarda yapılması gerekenler nelerdir?

Toplumsal yaşamın gereği kabalık ortamlar, toplu çalışma alanları, alış veriş merkezleri, toplu taşım araçları; soğuk algınlığı ve griplerin en sık bulaştığı alanlardır. Aynı evde bir hastanın olması da hastalığın kolayca ailenin diğer fertlerine geçmesine neden olur.

Uzun mesafeli uçak yolculukları, 200-400 kişinin aynı hava kaynağı ile birbirlerine mikrop bulaştırmalarını kolaylaştırır. Yabancı bölgelere yapılan seyahatler de o bölgedeki virüslerin alınmasına sebep olabilir. Klimalar da önemli risk faktörleri arasındadır; havadaki nemi aldıkları için burundaki koruyucu mukoza ortamını kuruturlar ve mikrobik hastalığa yatkın hale getirirler.

Soğuk algınlığını önlemek neden önemlidir, dünyada yaygınlığı ve getirdiği maliyet nedir?

Soğuk algınlığı tüm dünyada çok yaygın olarak rastlanan ve çok ciddi iş gücü kayıplarına, ekonomik kayıplara neden olan hastalık grubudur. Doktor ve sağlık çalışanlarının asıl görevi hastalık oluşmasını önlemek ve onu en erken safhada ortadan kaldırmaktır. Çok sık görülen bu hastalıkları önlemek kişisel sağlık açısından önemli olmak yanında toplumsal açıdan ve sağlık harcamalarının en aza indirilmesi açısından da önemlidir.

Sadece Amerika’da 1 yılda soğuk algınlığı nedeniyle yaklaşık 100 milyon muayene yapılmakta muayene ve ilaç ücretleri yaklaşık 10 milyar doları bulmaktadır. Ayrıca 150 milyon okul ve iş günü kaybı ile birlikte maliyet 20 milyar dolara ulaşmaktadır. Nüfus yapımız ve özelliklerimiz dikkate alındığında ülkemizde de ciddi bir maliyet oluştuğu hesaplanabilir.

Hastalığı oluşmadan önlemek, oluşursa da ilerlemesini durdurmak ve ortadan kaldırmak amaç olmalıdır.

Dünya Sağlık Örgütü’nün desteğiyle bu konularda tüm dünyada çok sayıda çalışma ve araştırmalar yapılmakta, koruyucu pek çok ilaç ve yöntem önerilmektedir.